Parklara Neden Kedi Bırakmamalıyız?
Toplu besleme alanlarının artması, sahipli veya sahipsiz hayvanların parklara bırakılması, bu popülasyonun artmasına sebep olmaktadır. Buna bağlı olarak da hastalıkların artışı kaçınılmazdır.
Belediyelerin bu çalışmaları tek başına yeterli olmayabilir, bu yüzden hayvan severler ile ortak bir çalışma yürütmenin ve halkı bilinçli bir şekilde yönlendirmenin faydası olacaktır.
Özellikle yaz aylarında parazit, pire, kene enfestasyonunun arttığı dönemlerde parklara bırakılan yavru kedilerin sağlıklı bile olsa diğer hayvanlardan bu tarz enfeksiyonların geçişi ile birlikte ölümleri kaçınılmazdır.
Kış aylarında ise hava sıcaklığının düşmesine bağlı olarak üst solunum yolu enfeksiyonu bulaşıcı bir şekilde ilerlemektedir. Aynı şekilde sağlıklı olarak bırakılan hayvanlar bu enfeksiyonlara maruz kalabilirler.
Parklar açık alan olduğundan dolayı havayla yani damlacık enfeksiyonu geçişi olmayabilir. Fakat burada ciddi bir şekilde tehdit oluşturan en önemli etken; hayvanları soğuktan korumak için yapılan karton, plastik, köpük benzeri geçici yuvaların enfeksiyon kaynağı olmalarıdır.
Aynı zamanda bu geçici yuvalara konulan mama kapları, yoğurt kapları, plastik bir takım kovalar da
enfeksiyon kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu kaplara konulan mama ve suyu içen enfeksiyonlu bir hayvan, enfeksiyonu buradan başka sağlıklı bir kediye hızlı bir şekilde bulaştırmaktadır.
Diğer bir tehdit ise parklara bırakılan yavruların erginliğe ulaşmasıyla çiftleşme isteği duyması ve bununla birlikte veneral yolla yani cinsel temasla birçok hastalığı anne kediye bulaştırması ve bunun sayesinde doğacak yavrulara da bu hastalıkları aktarması kaçınılmazdır.
Bu yüzden mümkün olduğunca parklara kedi bırakmak yerine en azından erginliğe ulaşıncaya kadar gezebilecekleri serbest, korunaklı bölgelerde beslemek daha mantıklı olacaktır.
Bu şekilde bakılan hayvanlar daha sonra yeterli olgunluğa ulaşınca kısırlaştırılarak biribirinden uzak farklı besleme noktalarına salınırsa, popülasyonun sayısı hem azalacak hem de sağlıklı bir yaşam süreceklerdir.
Özellikle yaz aylarında parazit, pire, kene enfestasyonunun arttığı dönemlerde parklara bırakılan yavru kedilerin sağlıklı bile olsa diğer hayvanlardan bu tarz enfeksiyonların geçişi ile birlikte ölümleri kaçınılmazdır.
Kış aylarında ise hava sıcaklığının düşmesine bağlı olarak üst solunum yolu enfeksiyonu bulaşıcı bir şekilde ilerlemektedir. Aynı şekilde sağlıklı olarak bırakılan hayvanlar bu enfeksiyonlara maruz kalabilirler.
Parklar açık alan olduğundan dolayı havayla yani damlacık enfeksiyonu geçişi olmayabilir. Fakat burada ciddi bir şekilde tehdit oluşturan en önemli etken; hayvanları soğuktan korumak için yapılan karton, plastik, köpük benzeri geçici yuvaların enfeksiyon kaynağı olmalarıdır.
Aynı zamanda bu geçici yuvalara konulan mama kapları, yoğurt kapları, plastik bir takım kovalar da
enfeksiyon kaynağı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bu kaplara konulan mama ve suyu içen enfeksiyonlu bir hayvan, enfeksiyonu buradan başka sağlıklı bir kediye hızlı bir şekilde bulaştırmaktadır.
Diğer bir tehdit ise parklara bırakılan yavruların erginliğe ulaşmasıyla çiftleşme isteği duyması ve bununla birlikte veneral yolla yani cinsel temasla birçok hastalığı anne kediye bulaştırması ve bunun sayesinde doğacak yavrulara da bu hastalıkları aktarması kaçınılmazdır.
Bu yüzden mümkün olduğunca parklara kedi bırakmak yerine en azından erginliğe ulaşıncaya kadar gezebilecekleri serbest, korunaklı bölgelerde beslemek daha mantıklı olacaktır.
Bu şekilde bakılan hayvanlar daha sonra yeterli olgunluğa ulaşınca kısırlaştırılarak biribirinden uzak farklı besleme noktalarına salınırsa, popülasyonun sayısı hem azalacak hem de sağlıklı bir yaşam süreceklerdir.